Eserleri Şems

Divân-ı Kebir’de ‘Şems’ Adı Geçen Beyitler

Divân-ı Kebir'de 'Şems' Adı Geçen Beyitler
Divân-ı Kebir’de ‘Şems’ Adı Geçen Beyitler

Şems-i Tebrizi Hazretleri, Mevlana Hazretleri, için hiç şüphe yok ki çok önemli bir yer teşkil eder. Mevlana’yı, Mevlana yapan bu güzide şahsiyet, Mevlana Celaleddin-i Rumi‘nin şeyhi, öğretmeni, sırdaşıydı. Mevlana, ilahi aşkı Tebrizli Şems’te görmüş ve yaşamıştı. Şems’e olan bağlılığı ve sevdası, Rabbi’ne olan aşkıydı.

Kendisi için bu denli önemli olan bu ulvi zâta, Mevlâna Hazretleri pek çok şiirinde yer vermiş, O’ndan, O’na olan hislerinden bahsetmiştir.

Biz de bu yazımızda Mevlana Hazretleri’nin Divan-ı Kebir adlı eserinde “Şems” adı geçen beyitleri derlemeye çalıştık.

İşte Mevlâna’nın kaleminden Şems-i Tebrizi…

Tebrizli Şemseddin yüzünden kanlar dökmeye karar verdim.
Benim elimde Zülfikar’a benzeyen bir aşk kılıcı var.

Tebrizli Şems, gönül goncasının kulağına dedi ki:
“Nesani isteklerden kurtulur da, gönül gözün açılırsa;
sen de bizimle beraber görülecek şeyleri görürsün.”

Ey Tebrizli Şems!
Sen, harf bulutu altında gizlenmiş bir güneşsin.
Senin güneşin doğunca sözler yok olur, dağılır gider.

Biz bugün Şemseddin’in aşkı ile pek hoşuz,
yüzümü altın gibi sararttım, dedim ki;
“Sevgili olmadıktan sonra dünyada altın madenleri de olmasın.”

Şems-i Tebrizi lütuf buyurdu, fakat gidince lütfu da aldı beraberinde götürdü.

Ey Tebrizli Şems!
Ayrılık ezelden gelen bir kaza ve kaderdir.
“Alınyazımız böyleymiş!” deme!
Sen öyle bir hükmü istiyorsan, o oldu demektir.
Haydi sen bir kaza ve kader olarak gel!

Doğunun güneşi ve Tebriz şehrinin kendisi ile iftihar ettiği Şemseddin’in yüzünün parlak güneşinin ardı sıra bulutlar gibi aşık gönüller koşuşup duruyor.

Sen o dikenden kaç, güle git, gül bahçesine git!
Gül de gül bahçesi de Tebrizli Şems’in gönlündedir.
Çünkü Tebrizli Şems baştan başa bir bahardır.

Her ne kadar bu varlık, varlık madeni olan Tebrizli Şems’ten bir kırıntı, bir kesinti ise de, o kesinti cana perde oluyor, asıl madeni göstermiyor.

Kafese konmuş bir kuş gibiyim. Tebrizli Şems’e olan düşmanlığınızdan ötürü kafesimi kırın, beni bırakınız.

Herkesin kendisine hizmet ettiği Şemseddin efendidir, hem de çok büyük bir varlıktır. Tebriz şehri onun yüzünden misk ü anber olmuştur.

Ey Hakk’ın ve dinin Şems’i, Ey varlık mülkünün sahibi,
Aşk dünya kuruldu kurulalı senin gibi bir padişah görmedi.

Tebrizli Şems’ten bir mestlik elde edersin de,
O mestlik iki alemin de ötesinden seni alır, sensiz bırakır.

Ruhum beni terk eder, Tebrizli Şemseddin’in ruhunun bulunduğu burca gider de artık bir daha geri gelmez!

Ey Tebrizli Şemsülha! Musa şarabından bir kadeh iç de, kan kesilmiş olan her Nil nehri sana saf ve duru vir su olsun!

Şimdi canım, Tebrizli Şems’in aşkı ile denizdeki gemiler gibi ayaksız koşuyor!

Ey Tebrizli Şems! Ben senin köpeklerinden bahsetmesem de, dünyadaki arslanları methetsem ayıp olmaz mı?

Tebrizli Şems, bir padişah gibi gönül tahtına oturmuş, benim şiirlerimde kullar, köle misali onun huzurunda saf bağlamışlardır.

Ey Tebrizli Şems! Senin yüzünü gördüğümden beri benim dinim aşktır.
Benim dinim senin yüzünle avunur. Bunları unutma, hatırla ama!

Mana padişahı Tebrizli Şems, beni sarhoşluk içinde, sarhoşlukla mest edip bıraktı.

Şemseddin, Tebriz şehrinden ay gibi doğup gelince; güneş ile ay, onun kölelik hizmetinde bulunmak için, bellerini bağlayıp divan durdular.

Ey Tebrizlilerin kendisi ile övündükleri büyük varlık! Ey hakkın ve dinin şemsi!
Gel, gel de himmetinle gönlün ayağı, saplandığı şu katran gibi balçıktan kurtulsun.

Tebrizli Şems aşk incisidir. Sen aklını başına la da aşk incisini hor görme!

Kadeh kırıldı, şarabım kalmadı. Ben de mahrumum.
Benim bu perişan halimi, manevi yıkınlığımı ancak Şems-i Tebrizi mamur edebilir.

Çünkü o görüş aleminin padişahıdır. Keşif aleminin ışığıdır.
Ruhlar onu uzaktan görünce canla başla ona secde ederler.

Güneş Tebriz’den doğunca bütün alemin zerreleri, sur sesi duymuş gibi canlanır, dirilirler.

Sen de ey Tebrizli Şems, gel de şu zayıf düşmüş, ışığı azalmış yıldıza şaşılacak bir nur bağışla.

Sen Tebrizli Şems’in havasında yetiştiğin için boş yere şu hamları düşünme, onları kendi hallerine bırak!

Ey Tebrizli Şems, Beni harap ettin, sen hem sakisin, hem şarapsın, hem de şarap satan!


Divân-ı Kebir’de ‘Şems’ Adı Geçen Beyitler

Divân-ı Kebir
Hz. Mevlana

Bir Yorum Yaz