Hayatı

Mevlâna Celâleddin-i Rûmî

Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’nin Hayatı

Hz. Mevlâna’nın ataları, XIII. asrın başlarında bugün Afganistan’ın kuzeyinde ve Özbekistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Belh şehrinde ikamet etmekteydi. Bu şehir, İslâm öncesine yakın asırlardan itibaren Türkler’in hakimiyetinde bulunmuş, Gazneliler’in ve Selçuklular’ın idaresinde önemli ilim merkezlerinden birisi haline gelmişti. Şehir, Mevlâna’nın doğduğu yıllarda Harezmşahlar’ın hakimiyetinde idi.

Hz. Mevlâna ve çevresiyle ile ilgili, kendi eserleri dışındaki ilk başvuru kaynakları, oğlu Sultan Veled’in 1291 yılında kaleme aldığı İbtidânâme adını da taşıyan Veled-name, 40 yıl kadar Mevlana’ya hizmet etmiş olan Sipehsalar Feridun b. Ahmed’in 1300’lü yılların başında yazdığı Risale ve Ahmed Eflaki’nin 1353’te tamamladığı Menâkübu’l-ârifin‘dir. Sultan Veled’in eseri, her iki eser için de kaynak olurken; ayrıca Eflakî, Sipehsalar’ın Risale’sinin önemli bölümünü kendi eserine aktarmıştır. Bunlardan İbtidânâme’deki bilgiler, sağlıklı olmakla birlikte bütün hususları aydınlatmaya kâfi gelmemektedir. Sipehsalar’ın ve Eflakî’nin eserlerinde menkıbelerin arasına serpiştirilen bilgiler ise, eksik veya yanlış değerlendirmelere yol açabilmektedir.

Mevlâna’nın Ailesi

Hz. Mevlâna’nın babası, Hüseyin oğlu Sultanu’l-ülemâ Bahâeddin Muhammed, Belh şehrinde âlim ve arifleriyle meşhur bir ailedendi ve büyük bir üne sahipti. Mevlâna’nın soyca anneannesi tarafından ünlü Hanefi fakîhlerinden Şemsü’l-eimme Muhammed-i Serahsi‘ye (ö. 1097) bağlı bulunduğu, babaannesiyle Harezmşahlardan olduğu ve baba tarafından Hz. Ebû Bekir’e (r.a.) ulaştığı yönündeki bilgiler, birçok eserde yer almasına rağmen, kendilerinin ve Sultan Veled‘in eserlerinde bulunmamaktadır.

Mevlâna’nın babası Mevlâna-yi Buzurg (Büyük Mevlâna) Bahâeddin Veled‘in, hanımı Mümine Hatun‘dan iki oğlu ve bir kızı dünyaya geldi. Büyük oğlunun adı Alâeddin Muhammed‘di. Kızı Fatıma Hatun, Belh’ten ayrıldıklarında evli olduğu için burada kaldı.

Dünyaya ün salan oğlu Mevlâna Celâleddin Muhammed’in ise üç oğlu ve bir kızı oldu. Büyük oğlu Bahâeddin Muhammed’in (Sultan Veled) ve ondan bir veya iki yaş küçük oğlu Alâaddin Muhammed‘in anneleri, Semerkandlı Şereffeddin’in kızı olan Gevher Hatun‘dur. Diğer oğlu Muzâfferüddin Emîr Âlim ve kızı Melike Hatun‘un anneleri ise, Gevher Hatun’un vefatından sonra evlendiği Konyalı Kira Hatun‘dur..

Mevlâna’nın Doğumu, Adı ve Lâkapları

Mevlâna Celâleddin-i Rûmî, Belh’te 30 Eylül 1207 (6 Rebiülevvel 604) tarihinde dünyaya gelmiştir. Mevlâna’nın adı Muhammed’dir. Bütün kayıtlara göre babasının adı da Muhammed’di. Başta kendisi “Mesnevi’nin” mukaddimesinde kaydettiği üzere adı, ihtilafsız olarak bu şekildedir.

İslâm dünyasında hürmet belirtmek için önemli kişilerin isimlerinin önünde kullanılan “efendimiz” manasındaki “Mevlâna” lakabı, Mevlâna Celâleddin Muhammed ile birlikte özel bir isme dönüşmüştür. Hüdâvendigâr, Hünkâr, Hazret-i Mevlâna, Mevlevî, Şeyh, Mollâ-yı Rûmî, Rûmî ve Hazret-i Pîr lakap ve ünvanları da Mevlâna Hazretleri için kullanılmıştır. “Hazret-i Mevlâna” ve “Hazret-i Pîr” saygı hitapları, Mevlevî çevrelerinde ve Anadolu’da daha çok tercih edilmiştir. Bugün İran ve Pakistan’da “Mevlevî”, Batı da “Rumî” lakapları, O’nu anmak için öncelikle kullanılmaktadır.

Ailenin Belh’ten Ayrılışı

Mevlâna çocukluk veya ilk gençlik yıllarında iken; babası Bahâeddin Veled Belh şehrinden ayrılmayı gerekli gördü. Bu yıllarda Belh’de siyasi istikrar bozulmuştu. Şehir 1198’de Gurlular’ın, 1206’da Harezmşahlar’ın eline geçmiş ve Moğol tehlikesi de baş göstermişti. Her halükarda Moğolların istilasından önce ailesini buradan uzaklaştıran Bahâeddin Veled’in gerekçeleri açık olarak kaynaklara yansımamıştır.

Belh şehrinden ayrılırken Mevlâna’nın 5, kardeşi Muhammed Alaeddin’in 7 yaşında olduğu belirtilmektedir.Bu bilgiden hareketle bazı eserlerde ailenin Belh’ten ayrılış tarihi olarak 1212 veya 1213 (609 veya 610) yılı gösterilmektedir.

Belh sınırından 1219 (616) yılında ayrılmış olmaları daha makbul görülmektedir. Çünkü Sultan Veled, kafilenin göç yolu üzerinde bulunan Bağdat’tan ayrılmak üzereyken; Belh şehrinin Moğollar tarafından istila edildiği haberinin buraya ulaştığını söylemektedir. Bu istila tarihi de 1220 (617) yılıdır.

Hac etmek niyetiyle hareket eden kafile, Nişabur ve Bağdat’a uğrayarak Hicaz’da Hac vazifelerini yerine getirerek Şam üzerinden Anadolu’ya intikal etti.

Bahâeddin Veled, on yedi yaşındaki Mevlâna’yı Karaman’da 1225 yılında kafilenin üyelerinden Semerkantlı Lala Şerafeddin’in kerimesi Gevher Hatun ile evlendirdi. Bu evliliğin akabinde 1226’da (623) Sultan Veled, ve daha sonra da Alaaddin Çelebi dünyaya geldi. Karaman’da yedi yıl kadar süren ikamet esnasında Mevlâna’nın annesi Mümine Hatun ile ağabeyi Alaaddin Muhammed vefat ettiler ve bugün Mâder-i Mevlâna türbesi olarak bilinen yerde toğrağa verildiler.

Konya’da Daimi İkamet

Büyük Mevlâna Bahâeddin Veled ailesiyle birlikte, “İbtidânâme”nin dışındaki rivayetlere göre Sultan Alâaddin’in ısrarlı davetleri üzerine, Karaman’dan Selçuklu devletinin başkenti Konya’ya intikal etti (hicri 626).

Mevlâna Hazretleri’nin babası Bahâeddin Veled, Konya’ya varmalarından 2 yıl sonra ahirete intikal etmiştir.

Babasının vefatı üzerine, Mevlâna onun yerini aldı.

Mevlâna bir yıl sonra babasının müritlerinden Seyyid-i Sırdan lakaplı Şeyh Burhaneddin-i Muhakkık-ı Tirmizî’nin Konya’ya gelişiyle ona bağlandı ve bu bağlılık 9 yıl sürdü.

Mevlâna, mürşit kabul ettiği ve mürit olarak bağlandığı Burhaneddin-i Muhakkik’in tavsiyesiyle bir müddet tahsil için Şam ve Halep’te bulundu. Dönüşte Kayseri’de hocasını ziyaret ederek onun nezaretinde çile çıkardı. Seyyid, Kayseri’de hicri 638’de (miladi 1240-1241) vefat edince de kabrini ziyarete gitti.

Mevlâna’nın Tahsili
Mevlâna’nın ciddi bir tahsil gördüğü ve tasavvufî bir terbiyeden geçtiği kaynaklardaki bilgilerden ve eserlerindeki açık delillerden anlaşılmaktadır. Babası vefat ettiğinde 24 yaşında iken medresede onun yerini alabilecek ilmi özellikler taşıdığı belirtilen Mevlâna, buna rağmen tahsiline devam etti. Mevlâna’nın, babası hayattayken 1221-1228 yılları arasında tahsilini ikmal için Hâlep ve Şam’a gitmiş olduğu belirtilmektedir. Ancak 1225 yılında Karaman’da evlendiği ve sonrasında art arda iki çocuğunun dünyaya geldiği gözden uzak tutulmalıdır.

Eflâkî’nin ifadesiyle “Bahâ Veled Hazretleri yokluk aleminden varlık alemine göçtüğünün ikinci yılında, Mevlâna Hazretleri, zahir ilimlerinde derinleşmek ve olgunluğunu eksiksiz duruma getirmek için Şam’a hakaret etti. Derler ki, bu, onun ilk seferi idi. Bu dönemin ne kadar sürdüğü kesin değildir. Yine Eflaki “Onun yedi yıla yakın Şam’da kaldığını söylerler; fakat dört sene olurdu diyenler de vardır” demektedir.

Mevlâna’nın Hâlep Hâleviye medresesindeki hocası Kemâleddîn bin Adîm’dir (ö. 1262). Sipehsâlar, Mevlâna’nın tahsili için şu bilgileri vermektedir. “…lügat, arabiyât, fıkıh, tefsir, hâdis, ma’külât ve menkûlât gibi ilimlerde o çağda zamanın bütün ilimlerin başta gelenlerindendi ve bütün fenlerde yüksek icazetler elde etmiş, gençliğinin ilk çağında Hâlep şehrinde türlü bilim ve sahalarda dünyada eşi olmayan Mevlâna Kemâleddin b. Adîm’den faydalanmakla meşgul olmuştur.”

Nihayetinde Hazreti Mevlâna (k.s) için gerçek yurda dönüş zamanı gelmiştir. Bir gün Mevlâna’nın hastalandığı duyulur ve Konya halkı onu ziyarete koşar. Uygulanan tedaviler fayda sağlamamıştır. Artık sevgiliye kavuşma zamanıdır. Mevlânâ Hazretleri’nin kendi deyişiyle artık düğün gecesi (şeb-i arus) gelip çatmıştır ve O (k.s), 17 Aralık 1273’de fani alemden baki aleme göç etmiştir.


Mevlâna Celâleddin-i Rûmî

Hayatı
Hz. Mevlâna kimdir?

Bir Yorum Yaz