Doymadı benim canım, sözü bitirme, yeter deme
Hiç kimseden geri kalmazsın, usanmış olsan bile
Peygamber konuğundan bıkıp ekşitince yüzünü
İlâhi öğütçü onu azarladı “Abese” de
Uyum içinde olmazsan gönül derdi kaplar seni
Birliktelik hoştur hoş, bundan kaçma bir an bile
Türdeşleri arasında pişen her nesne tatlanır
Mercimekten nemiz eksik? Biz de pişelim biz bize
Kopmam sarhoşlardan, özellikle şeker içenlerden
Ayrılıkları ölümdür, kim heveslenir ölüme?
Sarhoş refîkim dün gece elime bir kadeh verdi
Kırarım ben o kadehi nâmert nefsin ensesinde
Zayıf mide nefsini ben kendime arkadaş etmem
Çünkü bu sinek yüzünden sofram girer birbirine
Ben öne arkaya bakmam, yırtarım ar perdesini
Şarabın kemendi beni önden arkadan çekince
Yüzü güneşimiz olunca ne güzel sabahtır o
Gönül semtinde o bekçi olunca hoştur o gece!
Kuşluk vaktinde aşk tabip sûretinde bana gelip
Elini koyup nabzıma, dedi, nabız düşmüş yine
Kalbin güçlenmesi için kebap yemelisin dedi
Ona dedim, yürek hepten kebap oldu, sür bâdeye
Dedi, şarap içersen, her alçağın elinden içme
Çerçöpten arınmış saf şarabı ben veririm sana
Dedim ki ben seni bulsam şarabı neyleyeyim?
Teyemmüm câiz değildir Nil ve Aras kıyısında
Sessiz ol ey saka, zira senin bu hayat atın
Hayat suyu taşıyor, onun zilini çözsene
Hayat suyu, şerefinden ulaşmaz her halefe
İşte bu yüzden gizlidir gecenin son bölümünde.
Hz. Mevlâna (k.s)
Bir Yorum Yaz
Bu yazıya yorum yazmak için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.