Hayatı

Mevlana ve Tebrizli Şems

Mevlana ve Tebrizli Şems
Mevlana ve Tebrizli Şems

Mevlana Hazretleri (k.s), Divan-ı Kebir adlı eserinde Şems-i Tebrizi Hazretleri (k.s) ile başlamış olan macerasını şu şekilde anlatır:

    “Şems Mevlana’ya:
    «— Alimsin, başsın, rehbersin; saltanat sahibisin!..» dedi.”

    “Mevlana da ona:
    «— Bundan sonra zahir aleminin alimi değilim, başı değilim, rehberi değilim. Senin yaktığın meş’alenin aydınlattığı akıl üstü bir alemde fakir ve garip bir seyyahım!..» dedi.”

    “Şems tekrar:
    «— Sende hala akıl var! Bu sebeple divane olamadığın için bu evin mahremi değilsin!..» dedi.”

    “Mevlana da ona:
    «— Bundan sonra aklıma gönlümle örtü örttüm… Divane oldum. Himmetinle artık bu alemin mahremiyim!..» dedi.”

    “Şems yine:
    «— Sende hesap var!.. Sekr halinde değilsin! Bu alemin dışındasın!.. Bu alemi aydınlatan akıl değil, aşktır. Önünü göremiyorsun!» dedi.”

    “Mevlana Şems’e:
    «— Bundan sonra himmetinle baştanbaşa ateş kesildim. Her yanımı aşk ve sekr kapladı!..» dedi.”

    “Şems bu sefer:
    «— Sen bir cemaatin meş’alesisin! Yerin yükseklerde!..» dedi.”

    “Mevlana ise:
    «— Bundan sonra artık o meş’alem söndü. Gözümde onların, ateş böceklerinin yanıp sönen parıltısından bir farkı yok! Artık başka meş’alelerin aydınlığında yürüyorum!» cevabını verdi.”

    “Şems:
    «— Sen ölü değilsin; sen zahiri diriliğini muhafaza ediyorsun! Bu kapıdan öteye böyle geçilmez! Fani varlığını, bütün ihtişam ve debbesiyle terk etmen gerekir.» dedi.”

    “Mevlana:
    «— O eskidendi! Seni tanıdıktan sonra insanların bildiği manada diri değilim. Başka bir dirilikle buluşarak öldüm!» dedi.”

    “Şems:
    «— Hala nefsani istinadların var! Makamın mansıbın baki! Bunlardan kurtul!» dedi.”

    “Mevlana da:
    «— Bundan böyle senin beni çekip götürdüğün ledün aleminde mevki ve mansıb aramaktayım. Evvelki varlığıma ait her şeyi terk ettim; onları aştım!» dedi.”

    “Şems:
    «— Kolun, kanadın var! Ben sana kol, kanat veremem!» dedi.”

    “Mevlana:
    «— Bundan sonra senin, kolum ve kanadım olman için, kolumu ve kanadımı kırdım…» dedi.”

    Şems de bu ikrar karşısında vazifesinin bittiğine kanaat getirip ona ilahi tecelliler ile dolu ebediyyet ufuklarında yanması için bir kanat taktı… Çünkü onu vuslatın hovardalığından büyük bir firkate düşürerek hasretin bereketli ikliminde yalnız başına bırakmıştı.


Mevlana ve Tebrizli Şems

Divan-ı Kebir, Mevlâna Celaleddin-i Rûmî
Hazreti Mevlâna, Şems ve Şeb-i Arus, Osman Nuri Topbaş

Bir Yorum Yaz