Eserleri

Öfkeni Yen ve Affet!

Öfkeni Yen ve Affet!
Öfkeni Yen ve Affet!

İsa aleyhisselâma sordular: “Ey Allah’ın ruhu, bu dünyada da ve öte dünyada da en büyük ve zor olan şey nedir?”

Şu cevabı verdi: “Allah’ın (Celle celâlûhu) gazabıdır.”

Sordular: “Ondan kurtulmanın çaresi nedir?”

Buyurdu ki: “Öfkeni yenmen ve kinini söndürmen.”

Çare şu olmalıdır: Nefis şikâyete yöneldiğinde, onun arzu ettiğinin tersini yapmalı, Allah’a şükretmeli ve O’nun sevgisi gönle iyice yerleşinceye kadar şükre devam etmeli. Çünkü sebep aramadan şükretmek, Allah sevgisini aramaktır.

Büyük şeyhimiz Bahaeddin (k.s) buyurmuşlardır ki: “Halktan şikâyet Hak’tan şikâyettir” ve ayrıca şunu da belirtmişlerdir: “Senin tabiatındaki düşmanlık ve öfke, demir ve taştaki saklı ateş gibi gizli kalır. O yüzden bir kıvılcım çıktığını gördüğünde, onun hemen söndür ve onu geldiği yokluğa geri gönder. Eğer sen onu cevap ve söz yağıyla destekleyecek olursan, güçlenir ve onu tekrar yokluğa geri göndermek güçleşir.

Kötülüğü, en iyi yol hangisi ise, için onunla sav!
(Mü’minûn, 23/96)

Böylece sen düşmana şu iki yolla galip gelebilesin:
Birincisi: Düşman olan, onun teni ve kanı değildir. Ondaki bayağı düşüncedir. Düşmanı bertaraf etmek için, onun bu düşüncesini iyilik ve ihsanlarla gidermen yeterlidir. Çünkü “insan iyiliğin kölesidir.”

Bu düşünce bir kere giderildi mi artık o eğilimler ortadan kalkar. Hani çocuklar birine bir ad takarlar. O da onlara bağırır, çağırır. Sözlerinin tepki uyandırdığını gören çocuklar, ister istemez daha fazla sataşmaya başlarlar. Şayet söyledikleri söz hiçbir tepki doğurmasaydı, onunla ilgilenmez ve kendi haline bırakırlardı.

İkincisi: Sende affedici tavır iyice belirdiğinde, düşmanının suçlamalarının yalan olduğu, seni yanlış değerlendirdiği, seni tanımadan sana karşı olduğu apaçık ortaya çıkar. O zaman kınanacak olanın sen değil de o olduğu gözler önüne serilmiş olur.

Düşmanı hiçbir delil ve ispat, senin aleyhinde yalan söylediğinin ortaya çıkmasından daha fazla mahcup edemez. Demek ki sen, övgülerin ve iyiliklerinle ona zehir zerk ediyorsun, çünkü o senin kusurlu olduğunu iddia ederken, sen olduğunu gösteriyorsun, dolayısıyla da Allah’ın sevgilisi oluyorsun… Nitekim Kur’ân’da buyurulur:

Ve insanları affederler,
çünkü Allah iyilik yapanları sever. (Âl-i İmrân, 3/134)

Allah Teâlâ’nın sevgilisi ise kusurlu olamaz. Sen düşmanına o kadar saygı göster ki dostların şöyle düşünsünler: Ona böylesine dostluk gösterdiğine göre, acaba bizimle onun arasına kara kedi mı girdi?

Kudretli iseler bile kibirlerini (1)
Sen hep yumuşaklıkla azaltıp indir!
Beyseler bile boyunlarını usulünce vur!
İnsanlara ya Allah rızası için
Ya da kendi huzurun için iyilik et!
Et ki gözlerinin önünde hep Dostu göresin
Ve kalbinde kin hiç barınamasın. (2)

Allah yardımcımız olsun!


Öfkeni Yen ve Affet!

Fîhi Mâ Fîh’ten Sohbetler
Hz. Mevlâna Celâleddin

Bir Yorum Yaz